25 Ocak 2016 Pazartesi





Bir "Bugün ne giysem yazısı"
Koşmak için giyinmek???


Koşuyu etkileyen onlarca parametre sayabiliriz. Giysilerimizi de tabii ki bunlar etkileyecek. Fakat sıcak havada, soğuk havada, yolda, arazide koşarken tek dikkat etmeniz gereken şey bence rahatlık.

Rahatlığın anlamı en pahalı ayakkabılar, polarlar falan değil. Gerçek rahatlık. Koşarken koştuğunuz yolu hissedebileceğiniz, başka bir şeyle ilgilenmek zorunda kalmayacağınız giysilerden bahsediyorum. Zaten pahalı kıyefaetler bazen dert de olabilir. kıyafetlerinizin etiket fiyatları  kafanızı koşudan alıp kredi kartı borç ekstrenize götürebilir. Ki bu bizi “kafayı dertlere takarak koşmaya çalışmak” gibi en sıkıcı koşu aktivitesine götürür. Aman diyeyim.

Hissetmek derken ayakkabı seçiminden bahsetmiyorum. Koşmakla sadece koşmak ile ilgilenmekten bahsediyorum. Koşu için ayakkabı seçimi başlıklı onlarca site var. Bilmem ne koşusu için dikkat etmeniz gereken 10 bilmen ne falan diye de onlarcası mevcut. Misal birinde soğukta koşuyorsanız sıkı giyinin denmiş :) müthiş tespit  yazın bir kenara :)
Tabii ki hepsi değerli düşüncelerdir fakat bu endüstrinin iyice bokunun çıktığını düşünenlerdenim. Düşünsene eskiden tek tip bir ayakkabı vardı. Okula da maça da koşmaya da onunla giderdik. Şimdi hepsi için ayrı ayakkabılar olduğu gibi koşmak için iyice çeşitlenmiş bir ayakkabı yelpazesi var. Yakında koştuğunuz yoldaki kız erkek populasyonuna göre de ayırırlar. (bak o tutar) Halbuki öyle bir canlıyız ki anatomik olarak neredeyse tüm yolları çıplak olarak geçebilecek kapasitemiz mevcut. Neyse özet olarak bir romatoid artrit hastası olarak çok çok pahalı olmayan bir ayakkabı ile onlarca km koşabiliyorsam sizin de ekstra paralar verip koşmanıza bence gerek yok. Tabii yine siz bilirsiniz :)

Koşmak deyince aklıma hep tom cruise geliyor bu arada. Bak adama her filminde her kıyafetle koşuyor sen bağcık rengin ile taytını uydurmaya çalışıyorsun!









Koşullara göre giyinirken de yine dikkat etmek de yarar var. Yine öncelik rahat olur muyum düşüncesi olmalı. Mesela hava soğuk diye aldığınız rahatsız bir boyunluk bir süre sonra size sıkıntı vermeye başlayabilir. Sonra yolda onu çıkartıp nereye sokuşturacağınızı düşünmeye başlayabilirsiniz. Bu eldiven ve bere için de geçerli. Hava soğuk olabilir fakat siz koşarken ısınacaksınız. Normalin üzerinde fazla korumalı bir eldiven bir zaman sonra size o boyunluk gibi sıkıntı vermeye başlayacaktır.

Gelelim kulaklık mevzusuna. Benim koşarken en kafayı taktığım konu. Kulaklık belki koşu için olmazsa olmaz gibi gözükebilir ama en sorunlu teçhizatımız da denebilir. Koşarken ben açıkçası kulaklık tercih etmemeye çalışanlardanım. Koşarken etrafımdaki seslere odaklanmayı seviyorum. Rüzgarın sesi bile koşuyu güzelleştirebiliyor. Ama hiç takmıyorum da diyemem. Bazen oluşturduğum playlisti devreye alıyorum. (bir ara belki paylaşırım) Sanırım bu da aslında filmlerden öğrendiğimiz bir davranış. Hatta eye of the tiger gazı da denebilir. Bu konuya şundan girdim.  Kablo sorunu, gelen şarkıyı beğenmeyerek atlama isteği, günümüz insanının telefonu bir organı gibi düşündüğü için kendi yüzünden çok telefona habire bakma isteği tüm koşuyu bok edebiliyor. Hayattan uzaklaşmaya çalışırken bir de bakıyorsunuz yürümeye başlamışsınız ve whatsapptan gıybet peşindesiniz. Bunun yerine önerim irade. 1 saat koşacağım ve bakmayacağım deyin ve bakmayın. Ben genelde telefonu nike run ve benzeri uygulamalar için alıyorum.

Yani bu kadar lafı şunun için ettim. Ya raad olun garşim. Koşu la bu. Geceye gitmiyoruz. Bakkala pijamayla giderken yakışıklı çocuğa yakalanan kız gibi triplere girmeye gerek yok. Zira o kız bizim için en yüce değerlerdendir. O da biline! Buradan o eski gülşen’e de selam çakıyor ve konuyu kapatıyorum. O zamanlar gülşen’in ve deniz seki’nin biricik olduğu yıllardı hey gidi. Neyse Beğenmediyseniz sileriz kardeşim sıkıntı yapmayın zıhızıhızıhıh






işte o gülşen!



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder