Selam hamişler ve hamiş olmuş canlar diyerek kadınlar kulübündeki tüm annelere öncelikle selam ederim. Belgesel kuşağı tadındaki bu yazımızda habire annelere "aç bu çocuk" diyen bir garip insan evlatlarını işleyeceğiz.
Onlar tarih boyunca var oldular. Ergenekon destanında kurt
tarafından emzirilmeye çalışılan bebek için de aynı yorumu yaptılar, Ebru Şallı’nın
natural bebeği için de. Prenses Kate’e yaklaşamamaları için İngiliz gizli
servisinin özel önemler aldığı bile söylentiler arasında.
Gizli amaçlarına ulaşmaları için en çok kullandıkları cümle;
“acaba sütün mü az?”
Doğum yapan annelerin etrafında ortaya çıkan bu insan çeşidi
bir anne için en az bir rota virüsü kadar ya da bir “anne sütü mü yoksa mama mı”
sorunsalı kadar tehlikelidir. Aslında bu insanlar her zaman hayatımızın içinde olan ama sizin hamileliğinizden sonra bilinmeyen bir güç tarafından ele
geçirilmiş insanlardır. Artık o tanıdığınız insan olmaktan çıkarlar ve annenin sütü en
önemli yaşam motivasyonları haline gelir. Doğumdan sonra yanınıza geldiklerinde
“ayy canım ne kadar da tatlı” cümlesinden sonra genelde “ayy biraz zayıf mı
acaba Şuküfe’ciğim” cümlesi ile iğnelemelere başlarlar. Sonra da annenin yanına
sessizce yaklaşıp öldürücü soruyu sorarlar; “acaba sütün mü az?” Bu insanların ayrıca
“sütün yağlı mı?”, hatta “sütün mü bozuk?”
gibi fantastik cümleler kurdukları ve
sık sık “aç bu çocuk!” nidalarıyla endişelerini dile getirdikleri gözlemlenebilir.
Al karısı inancı Anadolu’da yaygın inanışlardan biridir. Efsaneye
göre al karısı bebek ciğeri ile beslenir ve o yüzden doğumdan sonra ilk kırk
gün doğum yapan annenin yanında sadece erkek yakını bulunur. Aslında bu
hikayenin uydurulmasının en büyük nedeni lohusa depresyonudur. Bu depresyonda kadının kendisini
ya da kendi bebeğini öldürmesine kadar giden ruh halleri gözlemlenmiştir.
Anadolu insanı muhtemelen bunun önüne geçebilmek için, çözümü o dönemde kadının yanında birini bulundurmakta bulmuştur. Burda belki cinsiyetçi bir yaklaşım olacak ama yanında kadın yerine erkek olmasının nedeni bence al karısını bir erkeğin durduracağı inancı değil. Evet al karısı aslında anne oluyor ama onu al karısı formatına sokabilecekler arasında da bu belgeselin konusu “aç bu çocuk” insanları önemli bir yer tutuyor. Zira İlk bakışta bebeğin sağlığı için gönderilmiş, iyi bir amaca hizmet eden insanlar gibi gözükseler de, genelde cümleleri anneleri germekte, böylece anneliğin en tehlikeli dönemlerinden biri olan lohusalıkta, depresyonu tetikleyerek bebeğin de sağlığını riske sokabilmektedirler.
Anadolu insanı muhtemelen bunun önüne geçebilmek için, çözümü o dönemde kadının yanında birini bulundurmakta bulmuştur. Burda belki cinsiyetçi bir yaklaşım olacak ama yanında kadın yerine erkek olmasının nedeni bence al karısını bir erkeğin durduracağı inancı değil. Evet al karısı aslında anne oluyor ama onu al karısı formatına sokabilecekler arasında da bu belgeselin konusu “aç bu çocuk” insanları önemli bir yer tutuyor. Zira İlk bakışta bebeğin sağlığı için gönderilmiş, iyi bir amaca hizmet eden insanlar gibi gözükseler de, genelde cümleleri anneleri germekte, böylece anneliğin en tehlikeli dönemlerinden biri olan lohusalıkta, depresyonu tetikleyerek bebeğin de sağlığını riske sokabilmektedirler.
Bu insanları eğer etrafınızdan uzaklaştıramıyorsanız kale almamaya
özen gösterin. Kimse bu işi mükemmel bilmiyor. Öyle bir sistem kurulmuş ki
zaman dahi yokken doğum oluyordu ve kelimeler dahi yokken o bebekler bir
şekilde yetişkin oluyorlardı. İçgüdüleriniz zaten herkesten çok daha fazla şey
biliyor. Onlara güvenin. ve bu tip insanlara da fotodaki gibi bir susun çay koyun diyerek yazımızı bitiyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder