Tam Cüneyt Arkın ve Fatma Girik'in Şerif Gönen gibi bir ustanın
çektiği Gelincik filmi hakkında pis pis, kaka kaka bir şeyler karalayacaktım ki, Liam Neeson'un Taken'nını izledim.
Gelincik filmi
1978 yapımı bir film.
Cüneyt Arkın (Ali Şan) emekli bir yüzbaşı. Gani gani çocuğu, Gelincik isimli atı, köpeği ve
kuşları ile mutlu mesut bir hayat sürmekte. Kıbrıs harekatında bulunmuş. Artık
ne yaşayıp görmüşse, ne operasyonlara girmişse bir yemin etmiş; silaha falan
tövbe etmiş. Fatma Girik (Fato), ne idüğü belirsiz işlerle zengin olmuş
bir babanın kızı. Hikaye malum, bunlar birbirini sever, kötü adamlar ayırmaya
çalışır, yemin bozulur, ortalık kan revan olur falan.
Hikayede ilginç
olan bir çok nokta var. Ali Şan'ın okuduğu mesaj kaygılı kitaplardan tutun
da çocukları ile kızılderili gibi konuşması, kiralık katillerden birinin
amerikalı olması, kötü adamlardan kaçarken ailenin bir anda çölde mahsur
kalması gibi değişik şeyler. Şimdi bu filmi yerden yere vurabiliriz. Oyunculuk olsun, hikaye
olsun gerçekten yerlerde. Sene 1978, o yıllarda büyük prodüksiyonlu film ancak bir tane çıkıyor, o da bu.
Peki gelelim ikibinli yıllara; oyuncu Liam Neeson. Batman Begins ile gönüllerimizdeki yerini iyice sağlamlaştırmış karizmatik insan. Onyedi yaşındaki kızını oynayan oyuncu, otuz yaşına gelmiş Maggie Grace. Konu yine basit; eski CIA ajanının kızı Paris'te kaçırılır ve eski CIA ajanımız yemini bozar, kızını kaçıranlara hayatı dar eder.
Peki gelelim ikibinli yıllara; oyuncu Liam Neeson. Batman Begins ile gönüllerimizdeki yerini iyice sağlamlaştırmış karizmatik insan. Onyedi yaşındaki kızını oynayan oyuncu, otuz yaşına gelmiş Maggie Grace. Konu yine basit; eski CIA ajanının kızı Paris'te kaçırılır ve eski CIA ajanımız yemini bozar, kızını kaçıranlara hayatı dar eder.
Filmin başında Liam'ın karakterine "Rambo" diye hitap edilmesinin boş bir gönderme
olmadığını film ilerledikçe görüyoruz. Belki Cüneyt Arkın gibi sanki toprakta
zıplama tahtası varmış gibi habire uçarcasına zıplamıyor ama en az onun
kadar saçma sapan işlere imza atıyor.
Peki biz türk
filmi Gelincik'i -ki 78 yapımı olduğunun tekrar altını çizelim- yerin dibine
sokarken, bu filmi 2008 de nasıl baş tacı edebiliyoruz?
Bunun bir kısmı
aksiyondan geçiyor sanırım. Krav maga tekniği holivudda en çok tutulan dövüş
tekniklerinden biri ve filmin aksiyon sahnelerini izlenir kılıyor. Konuyu
siktir edip bu dövüş sahnelerini göze ne kadar hoş şekilde çekerseniz,
şekilciliğin tuttuğu bu dünyada bu konusuz filmi de yutturabiliyorsunuz
bu kadar basit.
2. kısım da biz
ile ilgili. Türk insanın kendinden olanı aşağılama mantığı yıllardan beri süre
gelen en büyük sorunlardan biri bence. Bu
yazının başlığı şu videodan alıntı idi .
Hasan
Şaş da bundan dertli. Biz Hagi'ye hoşgörü gösterirken, ona ilk şutunda küfürü
basıyoruz. Futbol okullarında da bu böyledir. Yurt dışında "şut çek"
diye seni teşvik eder. Burada şut çekersen, üzerine şutun auta giderse 3 tur
sahayı turlama cezası yersin bir de "atanalırspor" der hoca
sana :) e sen de şut çekmezsin. Sonra da Hagiler neden çıkmıyor alt yapıdan?
Bu arada Gelincik
filminden jandarmanın şu artistik patinajını koymazsam bence ayıp olur.
Karikatür
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder